Tehdit Karşılığı Gönderilen Para Geri Alınabilir Mi?
- Berker HASGÜL
- 12 Mar
- 6 dakikada okunur

Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiş olup, bir kişiye karşı haksız bir zarar tehlikesi oluşturacak şekilde korkutma eylemi olarak tanımlanmaktadır. Bu suç, genellikle mağdur üzerinde baskı kurarak onun iradesini sakatlamak ve belirli bir fiili gerçekleştirmeye zorlamak amacıyla işlenir. Tehdit altında yapılan ödemeler de bu kapsamda değerlendirilmekte olup, mağdurun serbest iradesiyle hareket edemediği durumlarda hukuki geçerliliği tartışmaya açıktır.
Tehdit sonucu bir kişinin belirli bir miktar para ödemesi ya da mal varlığından feragat etmesi halinde, bu işlemin hukuki niteliği gündeme gelir. Hukukun temel ilkeleri gereğince, bir sözleşmenin ya da hukuki işlemin geçerli olabilmesi için tarafların rızasının serbestçe oluşması gerekmektedir. Ancak tehditle yönlendirilmiş bir irade sakatlığı söz konusu olduğunda, bu işlem hukuken geçersiz sayılabilir ve mağdurun maddi kayıplarını geri alabilmesi mümkün hale gelebilir.
Bu makalede, tehdit suçu kapsamında mağdurun gönderdiği paranın geri alınabilirliği, hukuki ve cezai süreçler çerçevesinde değerlendirilecektir. Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümleri ışığında, mağdurun hakları ve başvurabileceği hukuki yollar ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.
Bu başlık altında okuyacağınız başlıklara göz atın.
Giriş
Tehdit Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları
Tehdit Altında Yapılan Ödemelerin Geçerliliği
Hukuki Ehliyet ve İrade Sakatlığı Kapsamında Değerlendirme
Tehdit Suçunda Mağdurun Hakları ve Hukuki Yollar
Hukuki ve Cezai Süreçte Delil Niteliği Taşıyan Unsurlar
Tehdit Yoluyla Alınan Paranın İadesi İçin Başvurulabilecek Hukuki Mekanizmalar
Yargıtay ve İçtihat Kararları Işığında Değerlendirme
Sonuç
Tehdit Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları
Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiş olup, bir kimsenin hayatına, vücut dokunulmazlığına veya malvarlığına yönelik haksız bir zarar tehlikesi oluşturacak şekilde korkutulmasıdır. Bu suçun oluşabilmesi için failin, mağduru belirli bir zarara uğratacağı yönünde ciddi ve inandırıcı bir beyanı olmalıdır. Tehdit, sözlü, yazılı veya davranışlarla gerçekleştirilebilir.
Tehdit suçunun temel unsurları arasında failin kastı, mağdur üzerinde korku ve endişe yaratmaya yönelik iradesi ve tehdit içeren eylemin ciddiyeti yer almaktadır. Hukuken geçerli bir tehditten söz edebilmek için tehdidin mağdur açısından gerçek bir tehlike oluşturması gerekmektedir. Şaka ya da abartılı ifadeler, tehdidin suç teşkil etmesi için yeterli değildir. Ayrıca tehdidin yöneldiği kişi belirli olmalı ve tehdit, doğrudan veya dolaylı olarak mağdura iletilmelidir.
Tehdit suçunun basit ve nitelikli halleri bulunmaktadır. Basit tehdit suçu, kişinin vücut bütünlüğüne ya da malvarlığına yönelik zarar vereceğine dair tehdit içermektedir. Nitelikli tehdit suçunda ise tehdit, silahla, örgüt faaliyeti çerçevesinde veya korkutucu gücü bulunan bir topluluk tarafından yapılmaktadır. Nitelikli tehdit, daha ağır cezai yaptırımlara tabidir. Tehdit altında yapılan ödemelerin hukuki geçerliliğinin değerlendirilmesi için tehdidin unsurlarının somut olay bağlamında incelenmesi gerekmektedir.
Tehdit Altında Yapılan Ödemelerin Geçerliliği
Hukuk sisteminde sözleşmelerin ve hukuki işlemlerin geçerli olabilmesi için tarafların serbest iradesiyle hareket etmesi temel bir ilkedir. Tehdit altında yapılan ödemeler, mağdurun iradesinin sakatlanması nedeniyle hukuki geçerliliği tartışmalı olan işlemler arasında yer almaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesine göre, bir kişinin tehdit veya korkutma sonucu bir hukuki işlem gerçekleştirmesi halinde, bu işlemin iptali mümkündür.
Ceza hukuku açısından bakıldığında, tehdit suçu sonucunda elde edilen maddi menfaatler hukuka aykırı kazanç kapsamına girmektedir. Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil eden bir fiilden doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen menfaatlerin korunması mümkün değildir. Tehdit altındaki bir kişinin gerçekleştirdiği ödeme, suç teşkil eden bir fiilin sonucu olduğundan, failin bu parayı elinde tutması hukuken geçerli kabul edilmemektedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında ise mağdurun zararının giderilmesi için belirli hukuki yollar bulunmaktadır. Mahkemeler, tehditle elde edilen maddi menfaatlerin iadesine karar verebileceği gibi, haksız kazanç elde eden kişiye yönelik malvarlığına el koyma tedbirleri de uygulayabilmektedir. Mağdurun, tehditle ödediği parayı geri alabilmesi için hem ceza hukuku hem de özel hukuk yollarına başvurması gerekmektedir.
Hukuki Ehliyet ve İrade Sakatlığı Kapsamında Değerlendirme
Hukuki işlemlerin geçerliliği açısından tarafların hukuki ehliyete sahip olması ve iradelerinin serbestçe şekillenmesi temel unsurlar arasında yer almaktadır. Hukuki ehliyet, kişinin kendi fiilleriyle hak kazanabilme ve borç altına girebilme yeteneğini ifade eder. Ancak bir kişinin iradesi, tehdit gibi dış etkenler nedeniyle sakatlanmışsa, gerçekleştirilen hukuki işlemlerin geçerliliği tartışmalı hale gelir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 39. maddesine göre, bir kişinin kendisi veya yakınları açısından ağır ve derhal gerçekleşebilecek bir zarar tehlikesi altında bulunması durumunda yaptığı işlemler, irade sakatlığı nedeniyle iptale tabidir. Tehdit altında ödeme yapan kişi, korku veya baskı nedeniyle rıza göstermiş gibi görünse de bu rızanın hukuken korunması mümkün değildir. Hukuk sisteminde, irade sakatlığı nedeniyle yapılan işlemlerin iptali mümkündür ve tehdit altında gerçekleştirilen ödemeler de bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Ceza hukuku açısından ise tehdit yoluyla sağlanan menfaatlerin geçerli olup olmadığına yönelik bir değerlendirme yapılmaktadır. Türk Ceza Kanunu, mağdurun iradesini sakatlayan eylemleri suç olarak tanımladığından, bu eylemler sonucunda elde edilen kazançlar hukuken korunamaz. Bu nedenle tehdit sonucu ödenen paranın geri alınması mümkündür ve mağdur, hukuki yollarla hakkını talep edebilir.
Tehdit Suçunda Mağdurun Hakları ve Hukuki Yollar
Tehdit suçuna maruz kalan kişiler, ceza hukuku ve özel hukuk çerçevesinde çeşitli haklara sahiptir. Türk Ceza Kanunu’na göre tehdit suçu, kamu düzenini ilgilendiren bir suç olup, mağdurun şikâyeti üzerine soruşturma başlatılabilir. Nitelikli tehdit suçlarında ise şikâyet şartı aranmaksızın re’sen soruşturma yürütülmektedir. Mağdur, kolluk kuvvetlerine veya Cumhuriyet savcılığına başvurarak tehdit eden kişi hakkında suç duyurusunda bulunabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında mağdurun korunmasına yönelik çeşitli tedbirler öngörülmüştür. Tehdit içeren bir durum söz konusu olduğunda, savcılık ve mahkeme tarafından koruma tedbirleri uygulanabilir. Özellikle, 6284 sayılı Kanun çerçevesinde mağdurun korunmasına yönelik uzaklaştırma ve gizlilik tedbirleri alınması mümkündür. Bu süreçte, mağdurun tehdit nedeniyle ödediği paranın geri alınması da hukuki bir talep olarak değerlendirilebilir.
Özel hukuk yollarına başvurmak isteyen mağdurlar, haksız fiil kapsamında tazminat davası açabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre, tehditle yapılan ödemeler haksız kazanç sayıldığından, mağdur ödediği parayı geri talep edebilir. Mahkemeler, tehditle alınan paranın iadesine ve mağdurun zararının tazminine hükmedebilir.
Hukuki ve Cezai Süreçte Delil Niteliği Taşıyan Unsurlar
Tehdit suçu kapsamında mağdurun haklarını koruyabilmesi ve tehditle ödenen paranın geri alınabilmesi için delil sunulması büyük önem taşımaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, mahkemeye sunulan delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, usule aykırı deliller hükme esas alınamaz.
Tehdit suçunda en önemli deliller arasında mağdura yöneltilen tehdit mesajları, ses kayıtları, tanık beyanları ve banka dekontları bulunmaktadır. Özellikle, tehdit içeren yazışmalar ve ödeme belgeleri, tehdidin varlığını ispatlamak açısından büyük önem taşır. Hukuka uygun şekilde elde edilen ses ve görüntü kayıtları da delil olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca, suçun tespit edilmesi amacıyla kolluk kuvvetleri tarafından yürütülen teknik takip ve iletişimin tespiti gibi yöntemler de delil niteliği taşımaktadır. Tehdit nedeniyle yapılan ödemelerin geri alınabilmesi için, mağdurun mümkün olan en kısa sürede delil toplaması ve hukuki yollara başvurması gerekmektedir. Delillerin eksiksiz sunulması, tehditle alınan paranın iadesi sürecinde belirleyici bir rol oynar
Tehdit Yoluyla Alınan Paranın İadesi İçin Başvurulabilecek Hukuki Mekanizmalar (Para Geri Alınabilir Mi?)
Tehdit altında yapılan ödemelerin hukuki geçerliliği olmadığından, mağdurun bu parayı geri alabilmesi için başvurabileceği çeşitli hukuki yollar bulunmaktadır. Bu süreçte hem ceza hukuku hem de özel hukuk hükümleri devreye girmektedir. Peki, para Geri Alınabilir Mi?
Ceza hukuku kapsamında, mağdurun tehdit nedeniyle zarar gördüğünü kanıtlaması halinde, Cumhuriyet savcılığı tarafından soruşturma başlatılır. Tehdit suçu sabit görüldüğünde, mahkeme failin cezalandırılmasına karar verebilir ve haksız kazanç olarak elde edilen paranın iadesine hükmedebilir. Ceza yargılamasında mahkeme, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca müsadere kararı vererek tehdit yoluyla elde edilen paranın mağdura iadesini sağlayabilir.
Özel hukuk açısından ise mağdur, haksız fiil nedeniyle tazminat davası açabilir. Türk Borçlar Kanunu’na göre, tehditle elde edilen menfaatler haksız kazanç niteliğinde olduğundan, mağdur ödediği paranın iadesini talep edebilir. Ayrıca, maddi ve manevi tazminat davası açarak uğradığı zararların giderilmesini sağlayabilir. Hukuki süreçlerin başarıyla yürütülebilmesi için mağdurun delillerini eksiksiz sunması ve hukuki süreci uzman bir avukat aracılığıyla takip etmesi önem taşımaktadır.
Yargıtay ve İçtihat Kararları Işığında Değerlendirme
Yargıtay içtihatlarında tehdit yoluyla alınan paraların hukuki statüsü, suçun unsurlarına ve mağdurun içinde bulunduğu koşullara göre değerlendirilmiştir. Yargıtay Ceza Daireleri, tehdit nedeniyle yapılan ödemeleri, mağdurun iradesinin sakatlandığı işlemler olarak kabul etmekte ve bu tür ödemelerin iadesine karar vermektedir. Yüksek Mahkeme, tehdit altında gerçekleştirilen hukuki işlemleri geçersiz sayarak, mağdurun malvarlığında meydana gelen zararın giderilmesini amaçlamaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, tehdit sonucunda ödenen paraların suçun delili niteliğinde olduğu ve bu tür ödemelerin hukuka aykırı kazanım oluşturduğu vurgulanmaktadır. Mahkeme kararlarında, tehdit suçunun nitelikli halleri ve failin suç işleme amacı göz önünde bulundurularak ağırlaştırılmış ceza hükümleri uygulanmaktadır. Ayrıca, haksız fiil nedeniyle mağdurun açtığı tazminat davalarında, tehditle elde edilen menfaatlerin iadesine hükmedildiği görülmektedir.
İçtihatlar doğrultusunda, tehdit nedeniyle ödenen paraların geri alınması sürecinde, mağdurun hukuki süreci titizlikle takip etmesi gerekmektedir. Özellikle, somut olayın detaylarına uygun emsal kararların incelenmesi ve yargısal süreçlerin buna göre yönlendirilmesi, mağdurun haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır.
Sonuç
Tehdit suçu, mağdurun iradesini sakatlayan ve hukuki işlemlerin geçerliliğini doğrudan etkileyen ağır bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesi kapsamında düzenlenen bu suç, mağdurun tehdit altında bir ödeme yapmasına neden olmuşsa, bu ödemenin hukuki geçerliliği tartışmalı hale gelmektedir. Hukuk sisteminde, tehdit yoluyla elde edilen kazançların korunması mümkün değildir ve mağdurun zararının giderilmesi için hukuki mekanizmalar öngörülmüştür.
Tehdit nedeniyle ödeme yapan kişi, hem ceza hukuku hem de özel hukuk yollarına başvurarak ödediği parayı geri alma hakkına sahiptir. Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçleri sonucunda, tehdit suçu sabit görüldüğünde, mahkeme tehdit yoluyla elde edilen menfaatin iadesine hükmedebilir. Ayrıca, Türk Borçlar Kanunu kapsamında açılabilecek tazminat davalarıyla mağdurun uğradığı zararın giderilmesi sağlanabilir.
Yargıtay içtihatları ve mahkeme kararları doğrultusunda, tehdit altındaki irade beyanının hukuken geçersiz olduğu kabul edilmekte ve mağdurun ödediği parayı geri alabilmesi için hukuki yollar açılmaktadır. Bu süreçte, mağdurun delillerini eksiksiz şekilde sunması ve hukuki süreci uzman bir avukat eşliğinde takip etmesi büyük önem taşımaktadır. Tehdit nedeniyle yapılan ödemelerin hukuka aykırılığı göz önüne alındığında, mağdurun hakkını aramak için mümkün olan en kısa sürede yasal yollara başvurması gerekmektedir.
Kendinizi bu denli bir duruma yakın hissediyorsanız, zaman kaybetmeden bize ulaşın.
Tehdit altında yapılan ödemeler, hukuki açıdan geçersizdir ve mağdurun hakkı korunmalıdır. Unutmayın, hukuki süreçler karmaşık olabilir; bu yüzden tehdide maruz kaldığınızda zaman kaybetmeden profesyonel yardım almanız önemlidir. Hakkınızı aramak için gereken adımları atarak, hukukun size sunduğu imkanlardan yararlanabilirsiniz.
Avukat Berker HASGÜL, Mart - 2025
Comentários